25 Mayıs 2014 Pazar





Anton Pavloviç Çehov

Martı
Yabancı dilden çevrilen kitaplarda çeviri çok önemlidir. Tiyatro oyunlarında ise daha da önemlidir. Şiirsel anlatımı,sözlerin melodisini bozmadan çevirilmiş bir eseri daha keyifle okursunuz

Ataol Behramoğlu'nun çevirisini keyifle okudum.

Oyunda başlıca kişiler Nina,Treplev,Trigorin,Arkadina dır. Sorin,Maşa,Dorn de yan roller olarak sayabiliriz

   Arkadina ünlü güzel bir tiyatro oyuncusudur. Oğlu Treplev 25 yaşında genç bir adamdır . Yazardır ve yeni biçimler üretmeye çalışır. Annesi ve yazar Trigorin'in başarıları yanında kendisini ezilmiş hisseder.

  Bir gün tiyatro oyunu yazar ve orada ki rolü sevdiği kıza Nina'ya verir. Nina babası ve üvey annesinin baskısı altında şöhret hayalleri kuran oyuncu olmak isteyen bir genç kızdır. Evden gizlice ayrılarak rolünü oynamaya gelir.
   Oyun sırasında annesi Arkadina'nın oyunuyla dalga geçtiğini düşünen Treplev oyunu yarıda keser. Yeni bir biçim oluşturma çabası başarısız bulunduğu için öfkelidir.
      Nina'nın ondan soğuduğunu,onu başarısız gördüğünü düşünür. Nina'nın Trigorin'e olan hayranlığı onu daha da üzer
      Trigorin de bu hayranlığın farkındadır.Nina'ya hayatının sandığı kadar güzel olmadığını anlatsa da Nina ona hayranlık duymayı bırakmaz. 
      Arkadina'nın Trigorin'e duyduğu sevgi onun zayıf noktasıdır.Trigorin'in ilgisinin Nina'ya yöneldiğini anlayınca güçlülüğünden vazgeçip yalvarır ona.Ve şehre dönmeye ikna eder.
     Nina Trigorin ile vedalaşırken hayalleri için kaçacağını söyler ve şehirde buluşmayı kararlaştırırlar.

   Aradan 2 yıl geçtiğinde Treplev yazıları yayınlanan bir yazar,Nina ise hem özel hayatında hem de meslek hayatında hayal kırıklığına uğramış başarısız bir oyuncudur.Trigorin'den bir çocuğu olmuş,çocuk ölünce de Trigorin onu terk edip başka kadınlara gitmiştir.Bu süreç zarfında Treplev Nina'nın peşinden gitmiştir ama Nina onu görmek istememiştir. Ona gönderdiği mektuplarda Nina'nın güçlü gözükmeye çalışan satırlarında aslında ne kadar mutsuz olduğunu anlar Treplev.
     Çiftliklerinde sıradan bir akşam geçirirlerken odada yalnız kalan Treplev Nina'nın gelişiyle şaşkına döner. Ona hala aşık ve kızgındır. İçindekileri söylediğinde Nina gitmek ister. "Neden bastığım toprağı öptüğünüzü söylediniz bana,beni öldürmek gerek" dedikten sonra Trigorin'in kahkahasını duyup Treplev'e samimiyetle yaşadıklarını anlatır.
     Başarısızlığını,üzüntüsünü anlatırken birden neşelenir ve  güçlü konuşmaya başlar. Umudu olduğunu yaşamaya bağlandığını söyler -Treplev'in ona acımaması için belki de - Odadan kaçarak gider.
     Oyun Treplev'in intihar etmesiyle son bulur

     Ufak bir tiyatro geçmişim olduğu için Nina'nın bazı duygularını bende hissettim okurken.Sahnede yaşadığı duygularını anlattığı kısımda kendimi gördüm.

   Treplev'in kalabalık içinde yalnızlığı,başarısızlık hissi,öfkesi güzel yazılmış

   Geçen iki yıllık süreci Treplev ve birazda Nina'nın anlattıklarından öğreniyoruz. Keşke o süreç bir perdeyle yazılsaydı, okurken merak etmiştim Nina'nın iç dünyasına daha çok ayrıntı verilmesi gerektiğini düşünmüştüm.

 
 

24 Mayıs 2014 Cumartesi


Türkan Şoray
Sinemam ve Ben




  Türk sinemasının sultanı Türkan Şoray otobiyografisini yazdığını duyunca çok sevinmiştim.Onun hakkında yazılmış elbette bir sürü kaynağa ulaşabiliriz. Ancak onun anılarını onun kaleminden okumak ayrı bir keyifti.






Sinema,oyunculuk ile ilgilenen kişiler için güzel bir kaynak. Özel hayatı,ailesinin yanında meslek aşkını da sayfalarca dile dökmüş Türkan Şoray

Yeşilçam döneminde çekilen -şimdi dalgası geçilen- filmlerin ne zor şartlarda çekildiğini anlatıyor.

Ben Yeşilçam filmlerini çok sevdiğim için o eleştrilerin bazılarını yanlış buluyorum. O dönem o teknolojide bile şimdi televizyonda tekrarları verilen belki 100 kere izlediğimiz filmler çekilirken günümüzde bu kadar etkileyen filmler çekilmiyor -istisnalar hariç-. Üstelik dalga geçtikleri klişe dedikleri senaryoların on katı klişe halini günlük dizilerimizde izliyoruz.

Oyuncu dostlarına da sevgi ve saygı dolu cümleler yazması çok hoş. Birbirlerini kıskandıkları düşünülürken Hülya Koçyiğit ile güzel bir dostlukları olduğunu okuyoruz mesela.

Filmlerinde beraber başrol oynadıkları Ediz Hun,Kadir İnanır,Tarık Akan isimlerine de onlar hakkında ki düşüncelerini, çekim anılarını paylaşıyor.

Tehlikeli bir kaza ve zorlu iyileşme sürecinden sonra bile şikayet etmeden devam ediyor mesleğine.

Azap filminde çocuğunu oynayan yuvadan buldukları kimsesiz Selim'i evlat edinmiş. Ancak bir yıl sonra çocuğun babası ortaya çıkıp oğluna sahip çıkmak isteyince ayrılmış Selim'den. 

Yönetmenliğe başladığı zaman ona ön yargılı yaklaşanları nasıl yanılttığını da anlatmış. Hem oyuncusu hem de yönetmeni olduğu filmler ile Türk sinemasının sultanı olduğunu da kanıtlıyor.

Akıcı,sinema ile ilgilenenler için de daha keyifli bir kitap



23 Mayıs 2014 Cuma

Arzu Dinçer
Tarhana Çorbası







Tarhana çorbası gibi sıcacık şiirlerle karşılıyor sizi.


 Herkesin duygularıyla kesişebilen bir şiir kitabı.


Aşk,çocuk,anne,baba,her gün karşılaştığımız somut ve hayalimizde düşündüğümüz soyut şeyleri içeriyor.

Uzun uzun ağdalı şiirler yerine hem anlaşılır hem edebi hemde bizden şiirler

Okumanızı tavsiye ediyorum.  Hiç değilse sayfalarını karıştırın sizden bir şiir bulunca seveceksiniz.


Blogta yer alacak ilk kitabın ismi  İki Göçmen Yürek
Yazarı Sabit Sümer
İsminden de anlaşıldığı gibi bu göç,göçlerin hikayesi

22 Mayıs 2014 Perşembe

          Merhabaaa :)


Benim kitap okumak hobim yok. Çünkü kitaplar benim için hobi değil ayrı bir dünya,arkadaş ve yaşam demek. Benim gibi düşünen kitap kurtlarının arasına katılmak için de  bu bloğu açtım.


Okuduğum,beğendiğim yada beğenmediğim kitapları sizlere de tanıtmak ve kendi düşüncelerimle paylaşmak istiyorum.



Katıldığınız yada katılmadığınız düşünceler olursa yorumlarınızı da bekliyorum